Ödeme ve elektronik para kuruluşlarının faaliyetleri 6493 sayılı Kanun kapsamında yürütülmektedir. Sektörün lisanslama, gözetim ve denetiminden sorumlu otorite 1 Ocak 2020’ye kadar BDDK iken bu tarihten sonra TCMB olmuştur. TCMB 2020 yılında dört adet, 2021 yılında iki adet faaliyet izni lisansı vermiş, ayrıca bu dönemde on bir adet de faaliyet izni genişletilmesi kararı almıştır. TCMB 1 Aralık 2021 tarihinde sektörün faaliyetleri ile ilgili yeni bir yönetmelik yayınlamıştır. Bu yönetmelik ile özkaynak yükümlülükleri önemli oranda artırılmış, başvuru ve lisans ücreti getirilmiş, yüksek tutarlı teminat yükümlülüğü belirlenmiştir. Bir yıldan uzun süredir yeni lisans yayınlamayan TCMB 21 Ağustos 2022 tarihli Resmi Gazete ile on altı adet yeni lisans vermiştir. Halihazırda TCMB’de bekleyen başka başvurular da bulunmak ayrıca yeni başvurular da yapılmaktadır. Nihayetinde şu anda 30 adet lisanslı ödeme kuruluşu, 42 adet de elektronik para kuruluşu olmak üzere 72 kuruluş faaliyet göstermektedir. Olası yeni lisanslarla bu sayıların daha da artması muhtemeldir.
Lisans almak ödeme ve elektronik para kuruluşu olmak için ilk adım. Ama bu yeterli mi? Lisans aldıktan sonra bu firmaları neler bekliyor? Daha önceden lisans almış firmalar artan rekabet ortamında nasıl ayakta kalacak? Peki bu kadar kuruluş ağır sermaye yükümlülüğü şartlarında operasyonel maliyetleri karşılayıp yeterli özkaynak karlılığına ulaşabilecek mi?
Lisanslama Süreci
Öncelikle lisanslama süreci önceye göre daha meşakkatli. 3 aşamalı bir süreç sonunda lisans alınıyor. Bu aşamalar 500 bin TL başvuru ücreti, personel istihdamı, yazılım bedeli, danışmanlık ücreti gibi mali yükler yanında sabır da gerektiriyor. En önemlisi de iyi bir planlama ile sürecin yürütülmesi şart. Lisanslama sürecinde çoğu yatırımcı tam olarak ne iş yapacağına karar vermeden ilerliyordu. Artık bu dönemin gerçek bir hazırlık dönemi olarak planlanması şart. Zira sermaye yükü o kadar fazla ki, lisans aldıktan sonra zaman kaybetmek oldukça maliyetli.
Lisanslama sürecinde ret almak için bazı hatalar yapmanız gerekir. Bu hataları yapmak için de regülasyonun mantığından habersiz olmanız yeterli. Otoritenin takıldığı noktalarda hazırlıklı olmanız yeterli.
İş Modeli (Faaliyet Programı ve İş Planı)
Lisans almak sonuçta bürokratik bir süreç. Günün sonunda şartları yerine getiren yatırımcılar lisans alıyor er ya da geç. Ama daha önemlisi lisanslı aldığınız gün ne yapacağınız. Bir yatırımcıya ifade ettiğim üzere “ateşi elinize almış oluyorsunuz”. Bu açıdan iş modelinin ve 3-5 yıllık hedeflerin ciddi bir çalışma ile belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşacak kadroların oluşturulması gerekiyor.
İş modeli sonuçta ne kadar farklılaşabilir diyebilirsiniz. Önceden lisans alan kuruluşlar 1-2 bentle sınırlı lisans alırdı. Son alınan lisanslara bakarsanız 16 lisansın öncelikle 13’ü elektronik para kuruluşu, bunların 7 tanesi her bentten, 2 tanesi 4 bentten izin almış durumda. (a) ve (b) bentleri 16 lisansın 15’inde var. Görüldüğü üzere herkes çoğu şeye talip. Bir de halihazırda lisanslı firmalar var. Bu durumda yeni bir ödeme ya da elektronik para kuruluşu olarak ne yapabilirsiniz? 16 şirketten birisinin sahibi olduğunuzu düşünelim ne yapabilirsiniz?
Bu soruların cevabı fintech sektörünüzü nasıl algıladığınız, teknolojik gelişmeleri nasıl okuduğunuz ve şirketinizi nerede konumlandırdığınız ile alakalı. Açıkçası fintech sektörü olarak çok iddialı gelebilir ama daha yolun başındayız. Bu demek değil ki tüm işler lisanslı firmalar tarafından yapılacak. Aksine lisans olmadan da çok büyük işler başarılabilir. Gelelim asıl konuya. İş planınız ne olmalı?
Öncelikle aynı ürünleri herkesin sunduğu bir ortamda hem üye işyeri tarafında hem de finansal tüketici tarafında tercih edilmeniz için nedenleriniz olmalı. Bu tercihi oluşturmanın yolu da her durumda her bir bentte yer alan faaliyetlerin kendisi olamaz. Ancak büyük reklam kampanyaları ile temel üründe yüksek penetrasyon olur, o durumda da müşterinin uzun vadede kalıcı olacağı beklenmemeli. Daha verimli, karlılığı daha yüksek bir iş modeli için hem üye işyerlerine yönelik hem de finansal tüketiciye yönelik bir fintech ekosistemi oluşturulması gerekiyor. Bunun için kaliteli partnerlerle iyi işbirliği modelleri geliştirilmesi şart. Ayrıca bugün yürürlükte olmakla birlikte henüz lisanslama yapılmayan açık bankacılık bentleri [(f) ve (g) bentleri] ile ilişkili sıkı bir planlama yapılması ve müşteri sadakatini artıracak, en azından belirli tipte müşteriler için de olsa tercih edilebilir ürünler ortaya çıkarılması gerekiyor. Bunun yanında servis bankacılığı konusuna eğilmek de çok önemli. Arayüz geliştirici olarak üye işyerleri için oldukça çarpıcı çözümler üretilebilir. Neler yapılabileceği bir yana, maalesef bu konulara ilişkin sektörde yeterli bilgi birikimi, teknik kapasite ve insan kaynağı mevcut değil.
Ödeme ve elektronik para kuruluşlarının en büyük güçlerden birisi data. Bununla ürün geliştirmek ise bir sanat. Özellikle açık bankacılık tarafından bu sanatı iyi icra eden partner seçen kuruluşlar öne çıkacak. Data ile yapılacaklar açık bankacılık ile sınırlı değil elbette. En basit iş modelinde dahi datayı iyi analiz eden ve bu analizi sonuca bağlayan öne çıkacak.
Sermaye gereksinimi çok yüksek bir sektörde kaliteli ROE/ROI rasyosuna erişmek öyle kolay olmayacak. Bu süreçte açıkçası bazı firmaların zamanla oyundışı kalması beklenebilir. Bu da konsolidasyonlara ya da el değiştirmelere neden olabilir. Kimlerin başarılı olacağını zaman gösterecek.
İç Sistemler
Bazı durumlarda iç sistemler yalnızca maliyet olarak görülebiliyor. Bu bakış açısı artık çok can yakacak. İç kontrol (hem finansal hem de operasyonel özellikle de IT), risk yönetimi, fraud, uyum(AML/CFT) birimlerinin sadece yasal zorunluluk olduğu için değil gerçekten etkin şekilde kurulması gerekiyor. Otorite zamanla bu konuya daha çok eğilecek ve gerekli önemi göstermeyen kuruluşlar açısından olumsuz süreçler yaşanacaktır.